Anadolu ve Rumeli’de geçimlerini hayvancılıkla sağlayarak, göçebe hayatı yaşayan Türklere “Yörük” adı verilmiştir. Yörük kelimesinin anlamı;

1- Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, eskiden yeniçeriye katılan yaya asker,
2- Anadolu ve Rumeli’de geçimlerini hayvancılık yaparak sağlayan göçebe Türkler
3- Türkçe “yürümek” fiilinden türemiştir.
4- Yörüklük bir kimlikten ziyade, yaşam tarzına verilen isimdir. Yörük kelimesi yürüyen-yörüyen-yörüyük-yörük şeklinde doğmuştur. Genelde göçebe olarak hayvancılıklar uğraşırlar. Göçebeliklerinden dolayı Yörük denilmiştir
5- Yörükler Anadolu’ya gelen ilk Türklerdir... Genelde oğuz kökenlidir. Öz Türklerdir...
6 - Yörük adı Anadolu ağızlarında cesur, eli ayağı çabuk anlamlarında kullanılır.
7- Yörük; konar-göçer, daima çadırda oturan ve geçimini küçükbaş hayvancılıkla sağlayan Oğuz, Türklerine verilen addır.

Yörüklerin etnik bir özelliği yoktur. Yörüklük Türkün bir yaşam biçimidir. Oğuzlar, Türkler, Türkmenler ve Yörükler hepsi göçer olan ve aynı köklü topluluğun değişik zamanlarda ve yerlerde aldığı adlardır.

Yörükler, en küçük topluluk olan yakın ailelerin birliğine SOY, soyların birliğine OBA, obaların birliğine OYMAK, oymakların birliğine BOY, boyların birliğine İl yani devlet adını verirlerdir. Oğuzların ve Türkmenlerin yerleşik olanlarına durgun anlamında YATUK Türkmen, göçebelerine de TÜRÜK adı verilir. Yörük sözünün, göçebe Oğuz Türklerini ifade edişi yalnız Anadolu ve Rumeli için söz konusudur. Oğuzların göçebelerine Yörük, yerleşik hayata geçenlere de Türkmen denmiştir.
Anadolu göçer kültürünün dayandığı tarihi temel. Orta Asya Türk göçebeliğidir. Geçmişte, Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türk topluluklarının yaşama biçimi, coğrafi çevre gereği hayvancılığa bağlı ekonominin belirlediği bir göçebeliğe dayanıyordu.
Yörükler Anadolu’da dağınık yaşamalarına karşılık, Rumeli’de daha teşkilatlı ve belli yerlerde yaşamaktaydılar. Rumeli’de Yörükler, İstanbul’dan Tuna boylarına kadar yayılmışlardır. Yörükler seferlere kendi aile ve hayvanlarıyla katılan, göç ve yerleşme haklarıyla tamimiyle hükümdara ait olan asker anlamına da geliyordu.

Yörükler, Atlı-Göçebe Türk kültürüne uygun yaşantılarını diğer birçok Türk topluluklarına göre daha uzun süre devam ettiren ve yerleşik düzene en son geçen Türk topluluklarından birisidir.
Bu hayat tarzı onların karakterlerine yansıyarak onların temel özellikleri haline gelmiştir.
Yazın yaylaya, kışında kışlamaya gittikleri için altı ayda bir yer değiştirmelerinden dolayı, bu durum onların daha toleranslı insanlar olmasını sağlar çünkü onlarla barış içinde yaşamanın tek yolu hoşgörüden geçer. Kendi hayat tarzlarını korumanın başkalarının hayat tarzına saygı duymakla mümkün olduğunu çok iyi bilirler.
Yaylalarda sürdürmek ve daha rahat yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyleri kendileri üretmek zorundadırlar. Bu yüzden her Yörük obası aslında bir tür entegre fabrika gibi çalışır. Peynir, yağ, yoğurt yaparlar. Koyunlarından yün elde ederler. Bu yün ile kilim, halı, çadır çulu, pantolonluk kumaş dokurlar, kazak, eldiven, çorap gibi giysiler örerler. Deriyi işler, post, çarık, çanta, peynir tuluğu yaparlar. Kısacası her Yörük obası bağımsız bir ekonomik birimdir.
Yörükler özgürlüklerine de düşkündürler. Özgürlükleri için tehlike olarak gördükleri ev-bark, tarla-bahçe sahibi olma işini hiç düşünmemişler. Ancak, şartlar zorlamaya başlayınca, eğitim, sağlık ve teknolojinin gelişmesiyle göçebe hayat çekilmez bir hal almaya başlamıştır. Artık yerleşik hayatı tercih etmek zorunda kalmışlardır.
Çünkü yaylalarda, emlak vergisi yok, elektrik, su kesintisi ve parası da yok. Atıksu, iletişim, özel tüketim vergisi, cevre temizlik vergisi, yol-su-kanalizasyon vergisi de yok. Benzin sıkıntısı da yoktu. Yörük yaşantısı, bugün, hatta gelecek günlere tercih edilecek gibime geliyor.

Altuğ YÖRÜKOĞLU